Geçtiğimiz hafta yeni bir diyetisyene başlayan bir arkadaşımla daha, diyet programını konuşurken, üç-beş taktik alır mıyım diye ağzım açık dinliyordum. Herkesin diyetinin kendine olduğunu biliyorum da, yok işte ne bileyim: Pekmezle yoğurt yenmez, kalsiyum demir emilimini azaltır; muzun üzerine dökülen tarçın kan şekerinin bir anda yükselmesini engeller; yulaf uzun süre tok tutar taktiklerine bayılıyorum; ama bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyor. Endüstrinin her noktasında olduğu gibi gıdada da bir "trend" olduğunu ve beslenme uzmanlarının bu trendlere fena halde takip ettiğini biliyorum; dolayısıyla da sorguluyorum.
Beslenme ve Trendler
Yeni trend: avokado ve yumurta ikilisi
Bir anda mangolu yulaf ezmesi, avokadolu yumurta ve bal kabağı çorbası diyet listelerine girmeye başladı. Yakın lokasyonda üretilen, mevsiminde tüketilen taze meyve-sebze konusunda "Ama içinde çok şeker var" diyerek tu kaka demeyeceğim; ancak anladığım kadarıyla bir haftada kilo verdiren şok diyetlerin yerini bir sonraki trende kadar bu diyetler aldı ve bu esnada Dünya yulaf rezervini yok edeceğiz. Avokado, yulaf ezmesi, mango, Hindistan cevizi yemeyelim demiyorum da; iki günlük heves uğruna küresel ısınmaya katkıda bulunmayalım.
Utku'dan Şok Edici Diyet
Size diyet sırrımı veriyorum. Alın kağıdı kalemi /telefonu S-peni elinize:
Size (Coğrafyanıza) en yakın meyve-sebzeyi mevsiminde tüketin. Bu kadar.
Ay n'olur "Ama sen zayıfsın zaten" klişesine girmeyin. Ben zeytinyağının eksik olmadığı bir mutfaktan geliyorum. Tabağımdakileri yemediğim için makarna konulmadı önüme, gerekirse aç kalktım masadan. Meyve-sebzenin mevsimini bilirim, mevsimi geçince kurusunu tüketirim. Son bir yılda satın aldığım ambalajlı gıda sayısı sayılabilecek kadar az.
Üstelik ben de her genç gibi önce yeme özgürlüğümü ilan ettiğim lise yıllarımda, ardından evden ayrıldığım üniversite yıllarımda normalin üzerinde kilo almıştım. Şimdilerde istediğim saatte, istediğim yemeği, istediğim kadar yiyorum. Kendimi de hiç kötü hissetmiyorum.
Beslenme Kültürü Evden Gelir
Beslenme kültürü de aynı kitap kültürü gibi öncelikle çocukluktan gelir. (Burada özenle aile dememeye çalıştım. Bizim gibi anaerkilden bozma ataerkil toplumlarda aile kültür için öncelik olsa da; okul, sokak, görsel, işitsel, yazılı, şimdi de sosyal medyanın katkısı yadsınamaz.) Çocuk, gençlik ve ilk gençlik döneminde kendi kararlarını almaya çabalayıp yönünü şaşırsa da, mutlaka yetişkinlikten itibaren çocukluğun mutfağına dönüyor. En sevdiğim fotoğraflardanŞu anda attığınız her sağlam adımın gelecek için de olduğunu unutmayın. Günlük hayata yerleşmemiş her davranış bir gün havada kalmaya mahkumdur. Küçük bir değişiklikte bozulacak düzen, gelip geçici bir çözümdür. Bu noktada sürekli (zorlanarak) diyet yapan bir beslenme uzmanı olabileceğine inanmıyorum; o ancak kilo vermenizi sağlayan birisi olabilir. Diyetinizi bozduğunuzda daha fazla kilo alacağınızdan eminim; sigarayı bırakıp yeniden başlayanların daha çok içtiği gibi. Bu arada çocuğunuzun da beslenme alışkanlığınızın da böyle olacağını belirtmeme gerek yok sanırım. "Gideyim de evde ne bulduysam koyduğum granolalı ara öğünümü yiyeyim" Utku;
NOT: Yazı bilimsel bir yazı değildir; zaten böyle bir yazı haddim de değildir. Yalnızca kendi hayatım da dahil olmak üzere farklı cinsiyet, farklı ekonomik seviye ve farklı mutfaklar gibi örneklere dayandırarak gözlemdir. Bazı yerleri çok soğuk yazdım; çünkü kendileri burgerleri höpletirken, sevmediği halde kereviz çorbası içenler hakkında bık bık konuşanlara gıcık oluyorum.
Comments