Ahh şu anneler; arkadaş toplantılarından, sorularına cevap veren her doktordan, TV programlarından hatta şu sıralar sosyal medyadan öğrendikleri bilgilerle bize hayatı zehrederler. Yok, meyvenin vitamini kabuğundaymış, kahvaltı yapmadan evden çıkılmazmış, gece yatmadan önce yemek yenmezmiş. Sanki biz, İstanbul’da yaşayan/çalışanlar eve 18.00’de geliyoruz da, 19.00’dan sonra yemek yemeyebiliriz. Sanki evden 9.00’da çıkıyoruz da kahvaltı yapabiliriz. Sanki portakalın kabuğu güzel de kabuğunu yemeliyiz. (Gerçi benim annem süper-modern ve genç bir anne ki, ne TV programlarıyla yaşar, ne de dırdır vırvır yapar, yine de sağlığımı düşündüğü için, tavsiyelerde bulunur.)
Anneciğimin en muhteşem mükerrer tavsiyesi ise meyvelerinin vitaminin çekirdeğinde olması. Üzüm dahil hiçbir meyvenin çekirdeğini sevmedim, sevemiyorum.
Yaşlandıkça/yaş aldıkça, daha sağlıklı yaşamaya ve yemek yemeye çalışıyorum ve bu sağlıklı yemeklerin daha lezzetli olduğunu düşünmeye başladım. Daha önce şu yazımda da yazdığım gibi, ambalajlı ürünlerden elimi eteğimi çektim; yoğurdumu kendim yapıyorum, en çirkin görünen meyve ve sebzeleri satın alıyorum; hatta satın almaktansa bağ-bahçeden topluyorum. Böylece oldukça kilo verdim.
Kahvedense çayın her türlüsü seven biri olarak, kendi meyve ve ot çaylarımı yapmaya başladım. Böylelikle hem kabuğundaki ve çekirdeğindeki vitamin bonuslarını kazanıyorum, hem de geri dönüşüme katkıda bulunuyorum. (Sorunlu biri olduğum için ambalajları da kağıt toplayıcılar için özellikle ayırıyorum.)
Mevsim kışa dönerken, eve giren turuncu renkli meyveleri sayısı da artmaya başladı. İçini yiyorum, kabuğunu kurutuyorum; birkaç hafta içinde çayını yapıyorum, işin suyunu çıkarıyorum.
Yaz mevsiminde ise, kalbimin sultanı yeşil otların (maydanoz, gelincik, hardal vb) güneşlenmesini sağlıyorum; bütün kış, yemeğimi taçlandırıyorum. Yemeğimi yiyen ve ot sevmeyen misafirlerime de fark ettirmeden o otları yediriyorum. Biz otçul beslenmeye inanıyoruz.
Ay olmuş, Kasım. Domates mevsimi bitti. Hormon basılmış domatesleri yemeyin artık. (Egelilere göre cümleyi güncelliyorum: İlaca basılmış domatları yemen gari). Domatessiz kahvaltı mı olur demeyin, yazın kurutulmuş domatesleri biraz ölecek kadar haşlayın, zeytinyağında bekletin, yemek istediğinizde, biraz sarımsak ve üzüm sirkesi ile kahvaltınızı şenlendirin. Otsuz olmaz tabi, kuruttuğunuz, kekik, nane ve maydanozları üzerinde gezdirin.
Off, canım nasıl çekti, hemen kendime biraz hazırlayayım.
Selamlar, saygılar... Utku
Comments