Ağustos ayında canım İstanbul'umdan uzak kaldım. Aldım bilgisayarımı bağ, bahçe, köy, kasaba, sahil, orman çalıştım. Kendimi yeni döneme yani kendimce hedef koyduğum Eylül'e hazırladım.
İki sene evvel işten ayrıldım ve işimden ziyade hayallerime ortak olan arkadaşımla çalışmaya başladım. Yaşadığım ekolojik hayatı anlattığım, deneyimlerimi aktardığım, sorunlara çözüm bulmaya çabaladığım, proje geliştirdiğim bir işim var.
Kendi işimi yapmazdan önce de üretici ve usta ziyaretlerini çok seviyordum. Kurumsal hayatımın izinlerinin bir kısmını bu ziyaretlerine ayırmak delilik gibi geliyordu bazı arkadaşlarıma. Şimdilerde beni daha iyi anlıyorlar.
Şu zamana kadar ziyaret ettiğim her usta istinasız "Benden sonra bu iş devam etmeyecek." diyordu, hâlâ öyle diyorlar. Önceden çırak beğenmezlerken, şimdi, bulamıyorlar. Bazı zanaatlarda canlanma olsa da, günlük hayatımıza almadığımız sürece bir süs, eğlence, gönül eylemesi olarak kalacak. (Süsü de gönül eylemesini de severim. Hayata ise eğlenmeye geldim.)
Her ustadan öğrenecek bir şeyler var, cebinize muhakkak bir şeyler koyup dönüyorsunuz. Bu nedenle her üreticiyi/ustayı ayrı seviyorum.
Hele en çok zihni sinir üreticileri seviyorum. Bazen yurt dışı gezilerimizden getirdiğimiz muadil ürünle, bazen çizdiğimiz bir resimle, bazen de sadece kelimelerimizde: Bunu bize yapar mısın? Bunu kim yapar? Bunun ham maddesi sence ne? Bunu nereden temin ederim? O ne demek? gibi çokça soru soruyoruz. Tıpkı 4 yaşındaki meraklı bir çocuk gibi.
Sabırla cevap verip yardımcı oluyorlar, olmaya çalışıyorlar.
Ağustos'un bir haftası, diğer haftalara göre daha çok çalıştık. Tam kapandık. Sabah erken kalkıp gece geç saatlere kadar. Açılmak için denize girdiğimizi bile söyleyebiliriz.
Bahsettiğim bu hafta, eski notlarımı buldum. Yerel ve Doğal Ürünler Dükkânı adlı bir dosya. Yıllar yılı tanıştığım, çalıştığım, haberini okuduğum, dostlarımın bahsettiği üreticilerin iletişim bilgileri, çalıştıkları ham maddeler ve o ham maddelerle hangi ürünün iyi olacağını yazmışım. Yurt dışında gezdiğimiz ekolojik dükkanlardan ve yeni yeni popüler olmaya başlayan ambalajsız dükkanlardan notlar almışım. Tüketicilerin kendi kese ve kavanozlarıyla gelip alışveriş yapacağı ambalajsız dükkâna koymak istediğim ürünleri detaylı bilgi, açıklama ve fotoğraflarıyla eklemişim. Muhtemel sorunları da yazmışım.
Listeye ismini, bilgilerini eklediğim her üreticiye ulaştım, bir kısmıyla çalışıyorum.
"Türkiye'de yok; ama bence satar" diye not aldığım ürünler artık var. Mesela bal mumlu kumaşlar. (:
Muhtemel sorunların hepsini yaşadım. Bir kısmını atlattım. Büyük bir kısmıyla hâlâ mücadele ediyorum. Bazen sabaha karşı uyanıp bir sorunu çözüyorum. Bazen o sorunu çözeceğini hiç tahmin etmediğim birisi sorunumu çözüyor.
Dostlarım, canlarım işimle yakından ilgileniyor, beni görür görmez soruyorlar, bazen sadece sormak için arıyorlar. Yine de, fazla kafa ütülediğimi biliyorum. (:
Dosyayı görünce çok heyecanlandım ve mutlu oldum. Hayallerini gerçekleştirmenin haklı keyfini yaşadım. Hem vizyonumdan dolayı kendimle gurur duydum, hem de bazı sorunlar olduğu gibi durduğu için üzüldüm. Daha gidecek çok yolumuz var, biliyorum.
Bazen işimi tarif ederken, "işten ayrıldığımdan bu yana, çalışmayı bıraktığımdan bu yana" gibi artık çalışmadığımı düşündüren cümleler kuruyorum. Sevdiğin işi yapınca çalışmazsın, diyenleri artık çok iyi anlıyorum.
Ben çok eğleniyorum. Daha eğleneceğim.
Umarım ki herkes sabaha karşı uyku tutmadığı için yataktan kalkıp işinin başına geçeceği, çalışmadığını düşündüğü, eğlendiği bir iş yapar.
Sevgiler, Utku Yılmaz
Comments