top of page
  • Yazarın fotoğrafıUtku Yılmaz

12 Beyaz ve Erkek Jüri Üyesi: 12 Kızgın Adam

Evet sayın okuyucu, yüz yaşına geldim; ama 12 Kızgın Adam’ı (Utku burada, 12 Angry Men’den bahsediyor) izlemeyi kaçırdım. Görmedim, öteledim, erteledim. Bir akşam yine "Bu insanlar akşamları evde ne yapıyor yaaa?” diye odadan odaya, dergiden dergiye geçerken izlemeye karar verdim. Evet, hayatımın ilk yüz yılında izlemedim. Pişmanım.

*Burdan sonrası spoiler içerir.

12 beyaz ve erkek jüri üyesi, önce tanışıyor; hem kendi aralarında, hem de sizinle. Film mahkeme sahnesi ile başlaması ve tümdengelimci bakış açısı sizi de 13. jüri koltuğuna oturtuyor fikrimce. Fark ettikleri detayları teker teker, birbirine bağlantılı halde açıyorlar ki, siz de diğer tüm jüri üyeleri gibi çocuğun suçsuzluğuna (daha doğrusu suçsuz olma ihtimaline) inanmaya başlıyorsunuz.

Açık oylama ile ardı ardına gelen “Guilty” oyları, tek bir “Not Guilty” oyuyla bölünüyor ki, bence filmin dönüm noktası yaşlı jüri üyesinin ikinci ve kapalı olan oylamada “Not Guilty” oyu. Kendisi, siz dahil kimsenin mahkemede fark etmediği ayrıntıları, sırası geldikçe açıklıyor.

Filmin beni heyecanladıran en can alıcı ayrıntısı, olumsuz oyların olumluya dönmesiyle birlikte hava durumu da iyi tasviri. Oylama klimanın çalışmadığı, boğuk, sıcak (biz Salihliler bu havaya “bungun”diyoruz) bir öğleden sonra başlarken, bir anda rüzgar ve yağmurun hakim olduğu bir havaya dönüyor ki, klima da çalışmaya başlıyor. Hava geçişini, ses, ışık ve sözcüklerle o kadar iyi veriyorlar ki, siz 13. jüri üyesi olarak, önce sıkılıyor, terliyor, ardından yağmurla rahatlıyorsunuz.

Bu süreç bana Tevfik Fikret’in “Yağmur” şiirindeki s ve ş seslerinin tekrarlanışıyla okuyucuya verilen hızlanan yağmur hissini verdi. Özellikle dikkatimi çekti ve hoşuma gitti.


Filmde hoşuma giden bir başka detay ise şahane dilbilgisine sahip olduğunu düşünen beyaz ve erkek jüri üyesine yine beyaz ve erkek jüri üyesinin verdiği cevaptı

A-  He don't even speak good English. 

B-  He doesn't even speak good English.

Afişte de afişe edilen bıçak sahnesinin vurucu olmasının nedeni zamanlaması. Çünkü mimar, bıçak zaten cebinde durmasına rağmen, doğru zaman ve doğru tavırla çıkarması/saplaması müthiş bir pazarlama stratejisi.


Naçizane fikrim filmin en şahane sahnesi ise, beyaz, erkek ve üst düzey ırkçı jüri üyesinin konuşması esnasında henüz fikirleri değişmemiş jüri üyeleri dahil üyelerin protesto etmek amacıyla sırtlarını dönmesi. Müthiş ırkçı jüri üyesi diyor ki “Varoşlarda yetişen, suça meyilli bu çocuk şimdi suç işlememiş olsa da bir gün işleyecek. Şimdi ipini çekmezsek bir gün başımıza bela olacak. Guilty diyorum guilty.” Bu konuşma bu topraklarda olsa bırakın protestoyu, alkış alırdı. Filmin adı da 12 Beyaz Adam olurdu. 

Filmde kimsenin adı yok, sizinki gibi. Ne zaman ki oybirliği sağlanıyor, yaşlı adam ve mimar sizinle tanışıyor:

A-Hey! Adınız ne?

B-Davis

A-Benim adım da McCardle. Görüşürüz.

B-Görüşürüz.


Henüz tanışmadıysanız, bu adamlarla tanışın.

Sevgiler,

Utku

bottom of page