top of page
  • Yazarın fotoğrafıUtku Yılmaz

Ağıt Yakarken Göbek Atmak

Her şey Cuma akşamı, yeni evine taşınan kuzenimde yaptığımız büyük aile yemeğinde başladı. Rakı, çay, ballı viski, karadutlu votka, Putin, Osmanlıca, ekonomi, Galatasaray derken konu Dünya türkülerine geldi. Dinledikleri şarkıların sözlerine nerdeyse hiç dikkat etmemiş annem ve teyzemi, istisna bulamadığımız yüzdeyle ağıt olduklarını, göbek atıyor olmamızın bizim (bütün Dünya halklarının) selam göndermek olduğuna örneklerle ikna etmek saatlerimizi aldı.

Bu ikna sürecinde ben de sesli olarak düşünme fırsatı buldum: Bütün halk türküleri aslında birer ağıt; biz bazen bu türkülerde ağlıyoruz, bazen de dans ediyoruz.

Delicesine özlem duyduğum Neşet Babaya selamlar

Geçtiğimiz hafta vizyona giren Son Umut filminin de konusu olan Çanakkale Savaşı için askere alınan ve geri dönemeyen 15 (hicri takvime göre 1315) doğumlular için yakılan Hey On Beşli ağıdı veya güvercin uçuverirken, kaytan bıyıklı sevdiği onun için dövüşen ama sağ salim döndüğünü anlayamayıp elma ağacında dengesini kaybeden bahtsız Misket’in hikayesi,.. Hepsi birer acı, hepsi birer ağıt.


Sadece Anadolu halkı değil ki, Güney Amerika, Uzak Asya, Orta Doğu,.. Eğlenceli görünen türkülerde alkış tutuyoruz, halay çekiyoruz, göbek atıyoruz,vs. Hatta şarkılarda. Polis kurşununa kurban giden Alexis'e selam veren 'Yan Babilon' Bandista'nın dilinden ne kadar da haykırılası ya da kocasını uğurlayan İtalyan kadının emekçi kocasının ardından söylediği sonraları 'Bella Ciao' olarak direniş meydanlarında haykırılan sözler, Ah anneciğim ne çiledir bu!, derken ne kadar acıklı...


Temmuz ayında ailemizin ilk torunu, ceviz içimiz dünyaya gelmeden önce, onu ziyarete gelenler için bazı ufak hediyeler hazırladık. Özenerek aldığımız kutuların içine, şekerler koyarken bir de ‘Hoş geldin şiiri’ eklemek istedik. Fena sayıda olmayan şiir listemden umut veren, insanın içini gıdıklayan, bir taraftan da coşku dolu birkaç dize eklemek istedik. Ancak içimize sinen bir şiir bulamadık. Çünkü bu topraklarda hep acı vardı, hep hüzünlü günler yaşandı; elbette ki yansıması da yüreğimizi burkan sözcükler oldu.


2014 farklı bir yıl değildi;  hastalanan Muharrem’e sağlık ekibi yetişemediği için babası cansız bedenini bir poşette şehre taşımak zorunda bırakıldı mesela, Berkin ufaldı ufaldı, yaşam savaşını kaybetti, Gazze’ye yine bombalar yağdı, sansür aldı başını gitti, Soma faciası yaşandı, kimse üzerine alınmadı, diğer ocaklarda önlem alınmadan çalışmaya devam edildi, Kobane’de çatışmalar oldu, binlerce Yezidi, binlerce Alevi yine yine kırıma uğradı, yerlerinden yurtlarından ayrılmak zorunda bırakıldılar, ve dahası. Bu yıl da sadece ağıtlar yakıldı. Yıllar sonra insanlar bu yılın türkülerini dinleyecek, haykıra haykıra söyleyecek, belki dans edecek, dans ederken yine direnecek.

Umarım 2015 biraz farklı bir yıl olur, 2015’i kapatırken bu kadar ağlatmaz.

Güzel günler efendim, mutluluklar...

Sevgiler,

Utku

bottom of page