Bir fotoğraf var. Yıkıntıların üstünde ileri yaşlarında bir kadın açmış kollarını acı içinde yakarıyor. Fotoğrafı her gördüğümde canım acıyor. Ama fotoğrafın hangi faciada çekildiğini hatırlamıyorum. Öğrenebilirim tabii; ama hiç önemi yok. Fotoğraf canımı acıtıyor.
Kuzenimin alzheimer hastası annanesi evladını (kuzenimin dayısı) zamansız kaybettiğinde eve cenaze için gelip gidenleri gördükçe neden geldiklerini soruyordu. Neden geldiklerini öğrendiğinde acı çekiyordu. Unutup yeniden öğrenip acı çekmeye başladı. Bir gün ne olduğunu öğrenmeden acı çekti. İçinde nedenini bilmediği daha doğrusu hatırlamadığı bir acı vardı. Gelen gidenler azalana kadar başka bir eve götürdüler. Sanmıyorum ki acısı dinsin.
Benim de içimde neden olduğunu hatırlamadığım acılar var.
Ölmemiştik; ama yaşamıyorduk da
Ne zaman toplumda bir infial olsa, "Eskiler daha güzeldi" diyoruz. Sanırım beyin kötü olaylarını siliyor, sağlıklı olan da bu, yoksa yaşanmaz. Ama eskiler o kadar güzel miydi? Eski yazılarıma, notlarıma bakıyorum da "Ölmedik ama yaşamıyoruz da" yazmışım. İçimde isteğin kalmadığını, moda dergisi okumak, resim yapmak, gezmek istemediğimi yazmışım. O günler geçti; ama o isteksizlikler kaygı halinde hayatımın bir parçası olarak kaldı.
Üst üste terör olaylarının olduğu dönemdi. Meydanlar, eğlence yerleri, metrolar güvenli değildi. Her gün birbirimize iyi olduğumuzun bilgisini paylaşıyorduk. Kardeşimin Kadıköylü sakalları için endişelenen büyükbabam kuzenimi arayıp kardeşimin sakallarını kesmesi için ikna etmesini istemişti; çünkü sakallı olduğu için İşidli sanılan biri öldürülmüştü. Annem Salihli'den ben Kadıköy'den çıkıp haksızlıklara karşı sesimizi çıkarmak için Ankara'da buluşacaktık, onlarca insan gibi. Başka işimiz çıktı, gitmedik. Gidenlerin bir kısmı Ankara tren garından dönemedi, dönenler de eskisi gibi olamadı. Ölmedik; ama yaşamıyorduk da.
Peki 90'lar?
Acaba o dönemlerde 90'lar çok güzeldi ya diyor muyduk? Diyorsak 2015 Utku'ya söylemek istediklerim var: 90'lar da karanlıktı Utku. Beyaz Toroslar, Madımak, Susurluk, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Konca Kiriş, Turan Dursun ve dahası.
Utkuş'la hasbihal
Şimdi gelelim 2024 Utku'ya: Hep karanlık Utku; hep aydınlık da. Bu an Dünya tarihinin en aydınlık anı. Anı canlı canlı yaşayan senin için öyle gelmiyor; ama bu an geçince anlayacaksın. Mücadelemiz çetin, yolumuz zorlu, düşmanımız belli. Senin gibi Dünya'nın öbür ucunda, hiç tanımadığı bir insanın gözyaşı bile içini parçalayan kişiler bu çetin mücadeleyle yaşayacak. 10 yıl önce, 50 yıl önce, 1000 yıl önce konuşulamayan konular şimdi konuşuluyor; çözülüyor, çözülecek.
Ve o en huzurlu, en aydınlık an bitti. Şu an daha da aydınlıktasın. Yeter ki kararmasın sol memenin altındaki cevher. Yeter ki elini uzatmaktan çekinme. Yeter ki öfkeni unutma.
Sevgiler,
Utku
Opmerkingen