top of page
  • Yazarın fotoğrafıUtku Yılmaz

Beyoğlu Kadıköy'e Taşındı, Artık Herkes Evine Dönmeli

Bundan tam dört yıl evvel "Beyoğlu Kadıköy'e taşınıyor, ay ne de şahane oluyor, bambaşka oluyor" yazısı yazmıştım. Alternatif mekanların Kadıköy'e gelmesi muazzam mutluluk yarattı, orası kesin; ancak gelenler alternatif olmaktan çıktı. En azından bana bir alternatifliği kalmadı. Her kahvecide aynı sandalyeler, aynı menüler, aynı duvarlar, aynı baristalar... Hepsi de doluyor. Gelen mekan, yerli turisti de beraberinde getiriyor.

Kadıköy Belediyesi Instagram hesabından

Kadıköy bu geçen dört yılda kent olmaktan çıktı. Evimin sokağındaki iki şarküteri bu esnada kapandı, karşıdaki pastane son aylarını yaşıyor, düğmeci Kapatıyoruz levhası asmış.

Diktatörlükse diktatörlük, her dükkan belli bir sayıda insana hizmet sağlamalı, aynı eczaneler gibi. Her ev/dükkan sahibi kendisine daha çok kira veren kiracıyı tercih edecek elbette. Yıllar aynı yerde duran nalburiyenin kirayı karşılayamaması ve yerine kahveci açılmasını normal karşılıyorum dolayısıyla. Peki ne olacak, saatini pilini değiştirmek için Ümraniye'ye mi gideceğiz. Şaka yapmıyorum, bu gibi ufak tefek işlerimi Salihli'ye gidince yapıyorum. Bak bak, ben de yaptım; saat pili değiştirmeyi ufak tefek iş olarak gördüm. Benim gibi süper-yoğun biri için bunlar lüzumsuz; ama kahve içmek çok mühim. Tabii.

İstanbul iyiden iyiye kendi kendine bakamayan; temizliğini, yemeğini başkasına yaptırmasına alıştık, bir de vidayı takamayan, parayla hizmetini yaptıran bir tembel tenekeye döndü. Hayır, yanlış oldu. Bu tembel tenekelik toplumun her kademesinde normalleşti.

Her yer lokanta, kafe, kuaför.. Ye, iç, salın. Aferin.

Ay Utku, sen sanki 14 bin yıldır buradasın. *Bu arada eski arşivlere baktım, Ersin Karabulut'un karikatürünü bulamadım. ): Ama şeftali hala çok romantik.


Sevgiler,

Utku

bottom of page