top of page
  • Yazarın fotoğrafıUtku Yılmaz

Bir Gezi Meselesi

Cumartesilerden bir Cumartesi saat 02.00’ye yaklaşırken telefonum çaldı; ben eve henüz girmiştim, çantamı bir yere, ayakkabılarımı başka bir yere atmış, evde ses arıyordum. Bu saatte arayan ancak Türk erkeklerini tavlamaya çalışan yabancı kadınlardır, diyerek hiç oralı olmadım, ama çaldı çaldı çaldı. İkinci aramaya yetiştim ki, önce yüksek tonda müzik sesi geldi. Ayy Cumartesi Cumartesi, biri telefonuma dadandı, off, diye birkaç saniye düşünerek Türk kızı kimliğime girdim. Ardından kardeşimin adını vererek, tanıyıp tanımadığımı sordu ki kalbim telefonda atmaya başladı. Çünkü benim belaları üzerine çekmekte süper yetenekli bir kardeşim var. Neyse ki cüzdanını minibüste unutmuş, çok tatlış minibüs şoförü cüzdanında acil durumlarda ulaşılacak numaralardan beni aradı. Süper akıllı kardeşim kendi telefon numarasını yazmadığı için numarasını sms olarak attım.

Farkındalığım burda başlamadı, buraya kadar sıradan bir olaydı benim için. Zaten yapılması gereken bir şeydi. Yaklaşık 10 dakika sonra kuzenim aradı; minibüs şoförü, kuzenimin çalıştığı firmadan birini daha aramış nasıl olduğuysa (bozuk el yazısı nedeniyle rakamlar karıştı ve iş numarası olduğunu için benzer bir numarayı benzetti sanırım), olayın kuzenimle ilgili olduğu anlaşılmış. Yanlış anlaşılmalar düzeltilmiş. Herkes gecesine devam etmiş.

Kuzenim beni aradığında, kardeşimin cüzdanında Gezi günlerinden kalma, benim, kendisinin, eşinin, kardeşinin telefon numarası, kan grubu gibi bilgilerin olduğunu, o yüzden minibüs şoförünün aradığını tahmin ettiğimi anlattım. Bu vesileyle yüksek sesle düşündüm: Geziden kalma alışkanlıklarımız, notlarımız,vs.

Gezi, ’90lar ve ’80ler doğumlu apolitik gençliğin sansüre, dayatmalara, betona karşı duruşunun sevimli bir yansımasıydı. Sonuçları ne kadar keyif verici ise, bir o kadar da acı vericiydi. 2014 yılı hakkında, ne kadar berbat bir yıldı, listemize Berkinciğimizi eklememize neden oldu.

Benim de cüzdanımda, acil durumda aranacak listem, kan grubum,vs bilgilerimin olduğu bir kartvizitim var Geziden kalma. Ne olur ne olmaz.

Bir ara yanımda biber gazı taşımayı, bir aksilik anında sere serpe sıkar, korunurum, diye düşünmüştüm. Ne de olsa biz biber gazına alışıktık; kötüler zorluk yaşayacak, biz de korunacaktık. Çünkü bize zarar verecek kişiler, Gezide bizimle değildi. Gezi havası dağılır gibi olsa da ben hala aynı şeyleri düşünüyorum.

Bana Geziden bunun gibi bir sürü fikir, davranış ve his kaldı. Ne olur birbirimizden vazgeçmeyelim. 

Gezide yaşanan telefon hikayesi beni hala bağıra bağıra ağlatır. Hatırlamak, unutmamak gerekir:

"Annen aradı, başka biri açarsa telaşlanır diye ben açmadım."


*Minibüs şoförünün tatlışlığından bahsettim; ama öğrencinin cüzdanından çıkan 20 TL’ye musallat olmuş biriymiş; hadi hep birlikte şoföre ‘cık cık’layalım.


Sevgiler,

Utku

bottom of page