Arkadaşlarım ikiye ayrılıyor: evlenenler ve girişimciliğe merak saranlar.
Yaş oldu 28; üniversiteyi bitirdik, çalışmaya, para kazanmaya, terfi almaya başladık. Kimimiz iş hayatının yanında evlilik hayatını yürütmeye başladı. Hatta anne/baba oldu. En fazla mesaiyi çocuklarına ayırıyor. Sosyal medyada çocuklarının, ilk adımını, ilk mamasını, ilk kelimesini,vs mütemadiyen görgüsüzce paylaşıyor. Kimimiz ise, ‘Çalışıyoruz ama kime, niye?’ demeye başladı. Son bir yıl içinde, ‘Şu işte para var, hadi şu işe girelim?’ diyen o kadar çok arkadaşım oldu ki, sorgulamaya başladım: Girişimci mi, doyumsuz muyuz?
8-5 (ya da 9-6) çalışanlar olarak, her sabah kalkıyoruz, bir şeyler atıştırıyoruz, kendimizi ofise atıyoruz, sabah çayımızı (kahvemizi) yudumlarken ülkede neler olup bitmiş göz gezdiriyoruz, ardından mailleri tek tek inceliyoruz, telefon çalışıyor, mailler akıyor, biri sesleniyor, birine dert anlatıyoruz, notlar alıyoruz, önceki notlara tik atıyoruz derken öğlen olur, yemeğe çıkıyoruz, yemek esnasında biraz hoş-beş, ardından yine ofis, yine telefon, yine mailler, yine notlar, yine tikler, hooop mesai bitmiş, eve yollan. Telefonlara, maillere zaten bakıyoruz, niye kendimiz için olmasın diyoruz. Tam o esnada şeytan dürtüyor, ne zamandır aklımızda olan o işi düşlüyoruz, iş çıkışı bir arkadaşımızla buluşup hayalimizdeki işi konuşuyoruz.
Gördüğüm şu ki, girişimcilikte başarının 3 sırrı var:
1. Cesaret: Herkes o trend olan kahve zincirinden bir franchise almak istiyor; ama bazıları cesaret ediyor. Cesaret edebilen ilk adımı atabiliyor.
2. Çalışmak: Her ne iş yapıyorsan yap, çalışmak en önemlisi. Çalışmayana iş yok. ‘Dayı’ da önemli bir kriter tabi, ama her ‘dayı’nın bir son kullanma tarihi var.
3. İşin başında durmak: Doğru kişilerden oluşan ekibi kurmak kadar önemli. Çalışmanın her aşamasını takip etmek gerekli.
İster teknoloji firması kur, ister şarap üret, ister tasarım yap; bu 3 kurala uymak gerekiyor.
En nihayetinde bir şekilde para kazanılıyor. Önemli olan devamlılık. Ay sanırım evlilikte de aynı, evlenirsin yani, ne var. Sürdürebilecek misin bakalım...
NOT: Yazarken fark ettim ki, aslında arkadaşlarım evlenenler ve girişimciliğe merak saranlar olarak ikiye ayrılmıyor. Önce evlenip sonra girişimciliğe merak saranlar ve önce girişimciliğe merak sarıp sonra evlenenler olarak ikiye ayrılıyor. Yani toplum dayatıyor, evleniyoruz; er ya da geç. Aynı zamanda işimizde mutsuzuz, gözümüz başka yerde, doyumsuzuz. Umuyorum ki, yanlış yorumluyorumdur ve girişimciler daha fazladır. Sonuçta hem ekonomi canlanır, hem de Dünya markası oluştururuz. Bu güç sadece gençlerde var.
Saygılar,
Utku
Комментарии