top of page
  • Umut Yılmaz

Walter Mitty'nin Gizli Yaşamı

Filmin neresinden başlasam bilemiyorum. Keşke aralarda durdurup notlar alsaydım dediğim bir film. Küçük güzel ayrıntıları vardı. Sade ve klasik bir konuya sahipti ve bunu o kadar güzel anlatmıştı ki. Eksiksiz, her şey uyumlu. İstemediği hayatının ve geçmişindeki bir acının içinde boğulmuş bir adamın gerçek benliğine tekrardan kavuşma hikayesi. 

Aslında o adamı biraz da bizlermiş gibi anlatmış yönetmen. Yönetmen dediğim de Ben Stiller zaten başrolün ta kendisi. Ben Stiller bu rolünde istemeden başladığı yoğun iş hayatında kendi benliğini kaybetmiş bir insanı oynuyor. Film içerisinde o kadar da muzdarip olmasa da bu durumdan, başka yerlerde olmak istediğini anlıyoruz. Hayatı boyunca aslında olduğu kişi, filmde hayalindeki kişi olarak görüyor ki aslında o hayalleri içindeki insan tam olarak kendisi, olmak için bir çaba sarf etmemiş ancak bu sefer uğruna bir şeyler başarabileceği bir insanı bulmuştur. Ya da aslında onun için değil, kendisi için bir şeyleri başarıyordur.


"Güzel şeylere iltifat gerekmez." Başarılı bir fotoğrafçının sözü. Benim de aslında bu filmle ilgili söyleyecek pek bir  şeyim yok. Çok basit ve etkileyici bir film. Şunu anlatıyor ki; kendi hayatlarımızda, başarılarımızda emeği geçen her insana teşekkürler ve en nadide parçalar aslında içimizdeki insanlar. Her zaman hayata dönmek için birileri çıkar ve, veya sizin şansınız vardır. Tekrar tekrar izleyin. Sonu kadar kendisi de güzel.


Umut

bottom of page